Bugün, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'e "Başöğretmen" unvanının verilişinin yıl dönümü. Bu nedenle, 24 Kasım Öğretmenler Günü, hem öğretmenlik mesleğinin önemine vurgu yapıldığı hem de Cumhuriyetimizin eğitim vizyonunun altının çizildiği anlamlı bir gün. Ancak ne yazık ki, böyle özel bir günde, haklı gururumuzun yanında derin bir burukluk yaşıyoruz.
Çünkü bugün öğretmenlik mesleği, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç olmadığı kadar değersizleştirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Öğretmenlerin çalışma koşulları ağırlaştırıldı; mesleklerine dair söz hakları gasp edildi; aynı görev ve sorumluluğa sahip öğretmenler; öğretmen, uzman, başöğretmen, sözleşmeli ve ücretli diye ayrıştırıldı; Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) gibi garabetlerle diplomaları, mesleki emekleri ve kıdemleri hiçe sayıldı.
Artık öğretmenler, geçim derdiyle boğuşan, sınıflarına buruk ve kaygılı giren eğitim neferleri haline getirildi. Yoksulluk sınırının altında yaşamaya zorlanan öğretmenler, emeklilik hayalini bile bir lüks olarak görür oldu. Liyakatsizce atanmış yandaş yöneticiler tarafından mobbinge uğrarken, haklarını savunduklarında sürgün ve soruşturmalarla baskı altına alındı.
Araştırmamız, Gerçekleri Gözler Önüne Seriyor
Sendikamızın 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, yaptığı anket sonuçları da öğretmenlerin karşı karşıya olduğu zorlukları ve ekonomik yıkımı çarpıcı şekilde gözler önüne sermektedir.
Öğretmenlerin yarısından fazlası barınma ihtiyacı için kira ödemek zorunda ve kira ödeyenlerin %64'ü kira bedelini ödemekte zorlanıyor.
Her iki öğretmenden biri, kredi kartı borcunu ödeyebilmek için aylık gelirinin yarısından fazlasını kullanıyor.
Her 3 öğretmenden 1'i kredi kartı borcunu düzenli ödeyemiyor.
Öğretmenlerin yarısından fazlası yıl içinde hiç tatil yapamıyor.
Her 2 öğretmenden 1'i, gelirinin giderini karşılayamadığını ifade ediyor.
4 öğretmenden 1'i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda; ek iş yapan 10 öğretmenden 1'i ise kendi alanı dışında işlerde çalışıyor.
Öğretmenlerin %93'ü tasarruf yapamadığını belirtiyor.
Bu tablo, öğretmenlerin yalnızca günlük yaşamlarını değil, mesleki saygınlıklarını ve gelecek umutlarını da tehdit ediyor.
Emekli Öğretmenlerde Durum Daha Da Çarpıcı
Emekli öğretmenlerimiz de derin bir yoksulluk ve güvencesizlikle yüz yüze:
• Eşi çalışmayan emekli öğretmenlerin %70'i yani 10 emekli öğretmenden 7'si ek iş yapmak zorunda hissediyor.
• 65 yaş üstü emeklilerin %30'u yani neredeyse 3 emekliden 1'i hala ek iş yapıyor.
• Türkiye'de kira fiyatlarının OECD ülkelerine göre 5 kat yüksek olması nedeniyle, 4 emekliden 1'i maaşının yarısından fazlasını kiraya ayırmak zorunda.
• Emekli ikramiyesiyle ev alabilmek artık tamamen imkansızdır; bugün bir evin fiyatı, emekli ikramiyesinin en az üç katıdır.
• Emekli öğretmenlerin %93'ü tasarruf yapamamaktadır.
Ücretli Öğretmenler: Sömürünün En Derin Hali
Anket sonuçları, ücretli öğretmenlerin koşullarının kabul edilemez boyutlara ulaştığını göstermektedir:
• Haftada 26–30 saat derse giren ücretli öğretmenlerin kazancı çoğunlukla asgari ücretin altında kalmaktadır. Yani devlet, kendi öğretmenini asgari ücretin dahi altında çalıştırmaktadır.
• Ücretli öğretmenlerin 4'te 1'i ek iş yapmak zorunda.
• İki ücretli öğretmenden biri ailesiyle yaşamakta; bağımsız bir yaşam kurması mümkün değildir.
• 3 ücretli öğretmenden biri, yalnızca beslenme maliyetinin aylık 15.000 TL'nin üzerinde olduğunu belirtmektedir. Bu, gelirin tamamına eşittir.
• Bekar ücretli öğretmenlerin %97'si, mevcut gelirle evlenmenin mümkün olmadığını söylemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Başöğretmen unvanına sahip bir lider tarafından kurulan dünyadaki tek ülkedir. Ancak bugün öğretmenlerimiz, geçinemedikleri, saygı görmedikleri, haklarını alamadıkları bir yaşamla karşı karşıya.
Bu tabloyu kabul etmiyoruz ve asla etmeyeceğiz! Öğretmenlerin bu toplumun aydınlık yüzü olduğunu ve hiçbir baskının bu öğretmenleri yıldıramayacağını kararlılıkla göstereceğiz.
Bu karanlıktan çıkış için taleplerimiz:
• İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz!
• Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz!
• Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz!
• Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatın esas alınmasını istiyoruz!
• Ek ders ücretlerimizin artırılmasını ve emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz!
• Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz!
• Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz!
• Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz!
• Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz!
• Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz!
Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!
Tüm eğitim emekçilerinin Öğretmenler Günü'nü kutluyor ve bugünü gerçek bir bayram olarak yaşamak için örgütlü mücadeleye çağırıyoruz!