9709,34%-0,24
35,49% 0,02
36,41% 0,35
3044,31% 0,24
4885,33% 0,06
Atatürkçü Düşünce Derneği Adana Şubesi Başkanı İsa Kayadan, Türk Dil Kurumu’na tepki göstererek TTK Başkanını istifaya çağırdı.
Başkan Kayadan konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamada:
“Ulusal Bağımsızlık Savaşımız, büyük Atatürk önderliğinde, ordumuzun kahramanlığı ve
milletimizin topyekûn mücadelesi ile bütün ihanet, yoksulluk ve yoksunluklar aşılarak
zafere ulaştırılmış, emperyalist işgalciler ve işbirlikçileri denize dökülmüş, Lozan’da
bağımsızlığımız dünyaya tanıtılmış, 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 tarihinde yapılmıştır. Bu sayımda
13.648.270 olduğu saptanan nüfusumuzun % 90’dan fazlasının okuryazar olmadığı
görülmüştür. Bu da, Osmanlı’nın 600 yılda erkeklerin ancak yüzde 7’sini, kadınlarınsa
sadece binde 4’ünü okuryazar edebildiği acı gerçeğini ortaya koymuştur.
Genç Cumhuriyet’in kucağında bulduğu sorunlar yumağının kördüğümü bu kara cehalet
çıkmazıdır. Büyük Atatürk ve Kemalist Devrimciler bu yaşamsal sorunun, Türk Dilinin
ses yapısıyla uyumlu olmayan, okunması, yazılması ve öğrenilmesi çok zor olan Fars -
Arap alfabesi uyarlaması Osmanlı Alfabesi’nden kaynaklandığını biliyorlardı. Yoğun
çalışmalar sonucunda geliştirilen Latin kökenli Türk Alfabesi’nin 1 Kasım 1928 tarihinde
kabul edilmesiyle Türk Ulusu asırlar sonra konuştuğu dili kolayca okuyup yazabilme
olanağına kavuşturuldu.
Yeni Türk harflerinin kabulü ile ülke çapında seferberlik başlatıldı. Atatürk kara tahtanın
başına geçti. Millet Mektepleri ile köy odasında, pazar yerlerinde, okullarda, kışlalarda,
meydanlarda ve uygun her ortamda kara tahtalar kuruldu, yurttaşlar akın akın okuma
yazma eğitimine alındı. Bu yoğun çabalarla 1938’de %20’lere ulaşan okuryazar oranı,
1950’ye gelindiğinde %40’ı buldu. Bu bir rekordu. Günümüzde okuryazar oranımız
%100’e yaklaşmıştır.
Büyük Atatürk eş anlı olarak Dil Devrimi çalışmalarını da başlatmış, bizzat kendisi ciddi
araştırmalar yapmış, yaptırmış ve dünyanın en zengin dillerinden biri olarak
değerlendirdiği Türkçe’nin araştırılmasının önemine dikkat çekmiştir. Bu amaçla 12
Temmuz 1932 tarihinde, bugün Türk Dil Kurumu (TDK) olarak anılan Türk Dili Tetkik
Cemiyeti’ni kurmuş, 26 Eylül 1932’de de ilk Türk Dil Kurultayı’nı Dolmabahçe
Sarayı’nda toplamıştır. Türk Dilinin
kökenlerinin, özelliklerinin, lehçe ve ağızlarının araştırılması, dilimizin yabancı
sözcüklerden arındırılması kararları alınarak uzmanlarla çalışmalara başlanmıştır. Dil ve
tarih araştırmaları için maddi kaynağın da gerekli olduğu bilinciyle Büyük Atatürk,
vasiyetnamesinin 6. Maddesinde: “Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk
Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.” diyerek Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil
Kurumu’na büyük bir kaynak bırakmıştır. Bu kaynak bugün de kullanılmaktadır.
Kurucu babalarımızın bu emek ve özverilerine bakarak her Türk, TDK’den Türk Dili ile
ilgili başarılı çalışmalar yapmasını beklemektedir, bu en doğal hakkıdır. Ancak günümüz
Türk Dil Kurumu sürekli hayal kırıklıklarına neden olmaktadır. Derneğimizce daha önce
yine bir basın açıklaması ile gündeme taşınan kurumun yayınladığı Atasözleri ve
Deyimler Sözlüklerindeki fahiş hatalar yanında, birleşik sözcüklerin yazımı, Türkçe
Sözlük’teki tanık gösterme yöntemleri ve benzeri bilimsellikten uzak örnekler içimizi
acıtmaktadır. Bunlara ek olarak yakın geçmişte batı emperyalizmi taşeronu ayrılıkçı
yapıların uydurduğu “Türkiyelilik” sözcüğünü Türkçe Sözlüğe sokma girişimleri ve
tepkiler üzerine atılan geri adımlar TDK ile ilgili ciddi kaygıların oluşmasına neden
olmuştur.
Ama en kabul edilemez ve bağışlanamaz TDK ayıbı (!) 23 Ağustos 2024 günü
yaşanmıştır. TDK Bilim Kurulu Üyesi (!) olan ve Prof. Dr. ünvanı taşıyan Hayati Develi
adlı densiz şahıs Harf Devrimi için, “TRAVMA” diyebilmiştir.
(https://halktv.com.tr/siyaset/tdk-bilim-kurulu-uyesi-harf-devrimini-hedef-aldi-863978h)
Türkçe Sözlükte travma şöyle açıklanmaktadır:
1. hek. Bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki
sonucu oluşan yerel yara.
2. ruhb. Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri
bırakan yaşantı.
Türk Dil Kurumu, böyle kendini bilmez karşı devrim kalemşorlarının Cumhuriyetimize
ve devrimlerimize hakaret ederek Atatürk’ün kemiklerini sızlatabileceği, milletimizin
sinir uçları ile oynayabileceği bir arena değildir, olmamalıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Türk Ulusunu kısa bir sürede tutsak edildiği cehalet
çukurundan kurtaran Harf Devrimi’ni “TRAVMA” olarak gören bu sözde Bilim Kurulu
üyesini şiddetle kınıyoruz. TDK Başkanı ya bu kişinin Bilim Kurulu üyeliği görevine
derhal son vermeli ya da istifa etmelidir.” İfadelerini kullandı.