1Eylül Dünya Barış Günü”
GEÇİNİZ BUNLARI!
Ülkemde “Dünya Barış Günü” etkinliklerini devlet erki ya da muhalif kesim yaptığında içten içe gülerim.
Geç bunları anam babam geç bunları!
Çocuk yaştan bu yana bilirim barış diyen aydınların cezaevlerinde nasıl tutulduklarını.
Bilirim o devlet erkinin iki yüzünü! Savaş değil de barış dedikleri için neredeyse sizlere vatan haini ilan edercesine eziyet ettiklerini.
Ve muhalefet…
O sosyal faşist muhalefetin kürsüde raks ederek halkın yanındayız imajı verip ülkenin özgürlüğü ve barışı için en ön safta mücadele veren aydınlarının yanında durmadığını çok iyi bilirim.
Bilirim yargılama sürecinde sanık yaftası vurulan barış neferlerine ve ailelerine nasıl psikolojik işkenceler yapıldığını.
Türkiye Barış Derneği kurucularından babam #ismailhakkıöztorun ve yiğit arkadaşlarını saygı ile anıyorum. Savaş suçlusu değil de barış için özgürlük için mücadele veren aydınlarsınız. Unutulmadınız. Her biriniz adeta birer anıtsınız. İsimleri sayfalara sığmayacak nice önemli akademisyenler, ille de barış diye bu uğurda can verenler, büyük bedeller ödeyenler savaş suçlularına inat unutulmayacaksınız.
Bu ülke ben bildim bileli barış ve özgürlük özlemi içindeydi, umutlar tükenerek bugüne kadar geldi.
Hayıflanıyorum; “baba sen bu köleleşmeye eğilimli insanları hiç mi tanıyamadın?
Barış dolu bir yaşam uğruna bu toplumun yarınlarını dipsiz kuyuya atmamak adına barış ve özgürlük dolu bir yaşam için mücadele verirken cezaevlerinde sorgularda kaldınız.
Babam İsmail Hakkı Öztorun barıştan yargılanırken savunmasında; ““Ulusal bağımsızlık, hiçbir gücün, hiçbir ulusun buyruğuna, güdümüne, koruyuculuğuna peşkeş çekilemez.
Ulusal bağımsızlık, Türk ulusunun ve onun bir bireyi olan bizlerin künyesine kazınmış namusudur” diye mahkeme heyetine haykırmıştı.
Ulusun bağımsızlığı namustu künyemize kazanmıştı. Bugün cehalete, tacize, tecavüze, hırsıza karşı savunmasızsak, mülteciler bize kendi ülkemizden defolup gitmemizi söyleyecek duruma gelmişse ve dört bir yandan kuşatılmışsak ne namus kalır ne de haysiyet!
Biz çocuk yaşta size hasretlik.
41 yaşında gözlerini yumdun hayata baba.
Veda ettin bize gençliğinin en verimli çağında.
Yokluğunu, eksikliğini hakkını savunduğun insanlar hissetmedi biz hissettik. O insanların çoğu bugün geldiğimiz noktada özgürlüklerini kendi gönül rızasıyla efendilerine teslim etti. Kaldık bir elin parmağı kadar!
Sinen ses gür çıksa özgürlük ve barış arşa çıkar.
Muhalefette ise aynı koftiden numara.
Halkın yanındalarmış!
Geçiniz bunları kardeşim geçiniz bunları.
Ayça Öztorun.