Adana, Türkiye'nin güneyinde yer alan ve kendine has bir kimliği olan büyüleyici bir şehir.
Bu kimlik, şehrin politikası ve liderliği ile de yakından ilişkilidir.
Son yıllarda, Adana'da iki farklı liderin öne çıktığını görmekteyiz:
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Kocaispir.
Bu iki lider, yönetim anlayışları ve politikalarıyla birbirlerinden farklılaşmaktadır.
Fatih Kocaispir, Adana Yüreğir Belediye Başkanı olarak, gençlik kollarından gelen ve bu dönemde elde
ettiği deneyimlerle etkileyici bir ekip oluşturdu.
Siyasi kariyerine genç yaşta başlayan Kocaispir, gençlik enerjisi ve dinamizmi ile Adana Yüreğir'e taze bir
soluk getirdi.
Yönetim anlayışı ve politikalarıyla, hem kendi partisinin hem de farklı siyasi görüşlere sahip kişiler
tarafından geniş ölçüde takdir ediliyor.
Diğer yandan Zeydan Karalar, popülizmle dolu politikaları ve polarize edici tutumuyla adından sıkça söz
ettiriyor.
Karalar'ın Arapça tabelaları söktürme eylemi, dil koruma adı altında gerçekleştirilen popülist bir hamle
olarak görülürken, bu tarz uygulamaların tüm diller için eşit şekilde uygulanmadığına dikkat çekiliyor.
Günden güne İYİ Parti’ye göz kırpan Karalar olası bir İYİ Parti adaylığı ile İYİ Parti’yi de uçuruma
sürükleyecektir.
Sonuç olarak, Adana'nın iki farklı yüzünü temsil eden bu iki liderin yönetim anlayışları ve politikaları,
Türkiye'nin daha geniş siyasi manzarasında da fikirlerin ne kadar çeşitli olabileceğini gösteriyor.
Bu, Adana'nın sadece bir şehir olmanın ötesinde, Türkiye'nin politik çeşitliliğinin bir mikro arenası olduğunu
göstermektedir. Bu iki lider arasındaki farklar, demokrasinin çeşitliliğin ve farklılıkla bir arada yaşamanın
güzel bir örneğidir.
Vizyon kısmını konuşmaya gerek bile yok.
Bir başkan proje yapacak gün ve alan ararken diğeri seçime 10 ay kala proje düşünmeye başlıyor .
Aslında Zeydan Karalar’ın özgüveni CHP’de değişen delegasyon yapısına dayanıyor ancak Zeydan
karaların son dönemde Kemal Dede’ye yeterli desteği göstermemesi ve kaçak dövüşmesi sonucu genel
başkandan geçer not alamıyor .
'Karalar,Milliyetçilik peşinde mi, Yoksa Siyasi Opportünizm esiri mi!
Zeydan Karalar'ın Adana Belediye Başkanı olarak koltuğa oturduğunda izleyeceği rota, başlangıçta pek net
değildi.
Ancak, mevcut eylemleri ve politik manevraları, bizi son yıllarda Türkiye'deki siyasi dengelerin nasıl hızla
değişebileceğine dair bir ders niteliğinde.
Zeydan Karalar, partisindeki genel başkanlık koltuğu için Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında
yaşanan gerginlikte taraf olmamayı seçmiş görünüyor.
Belki de bu, kendi yolunu çizme arzusundan kaynaklanıyor; ancak, bu durum, geçmişte Kemal Dede’ye
olan desteğinin tam tersine bir durum oluşturuyor.
Karalar'ın, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında verdiği kesin desteği hatırladığımızda, bu
tutumunu daha da anlamsız hale getiriyor.
Karalar'ın son dönemde izlediği milliyetçi politikalar, belki de onun Mansur Yavaş modelini takip etmeye
çalıştığını düşündürüyor.
Ancak, burada bir sorun var: Yavaş'ın tarzı ve politikaları, yerelden doğan ve halkın gerçek ihtiyaçlarına
odaklanan bir yaklaşıma dayalı.
Karalar'ın ise, bu politikaları aynı inandırıcılıkla sergileme konusunda zorlandığını görüyoruz.
1970'lerde Bülent Ecevit, 'Karaoğlan' takma adıyla halkın sevgilisi olmayı başarmış ve SOL’u iktidara
taşımıştı.
Ancak, Ecevit'in başarısı, halkın içinden gelmesi ve onların dertlerini gerçekten anlamasından
kaynaklanıyordu.
Zeydan Karalar da belki de bu yolda ilerlemeyi umuyor. Ancak, bu başarının sırrı, Ecevit gibi halkın nabzını
tutmaktan geçer.
Örneğin, Arapça tabelaları söktürme politikası, bir 'milliyetçilik' gösterisi olarak görülebilir; ancak, bu tür
hamleler, halkın günlük yaşamında karşılaştığı sorunları çözme konusunda yetersiz kalacaktır.
Sonuç olarak, Karalar'ın politik hareketlerini izlerken, bu hamlelerin gerçekten halkın ihtiyaçlarına yanıt verip
vermediğini sorgulamamız gerekiyor.
Eğer bu hareketler, sadece politik bir strateji ve kişisel hedeflere ulaşma çabasıysa, halk bunu bir şekilde
hissedecek ve tepkisini sandıkta gösterecektir.
Zeydan Karalar'ın önünde hala bir seçenek var:
Halkın gerçek ihtiyaçlarına odaklanmak ve Ecevit'in gerçekten halka hizmet etme modelini izlemek. Aksi
halde, bu 'milliyetçilik' oyunları, ne yazık ki sonuç vermez.
‘’Atatürk sevgisi, George Washington’un Yüzüne Kurban mı?
'Her fırsatta Atatürkçü kimliklerini ön plana çıkaran
Kendilerinden başka herkesi Atatürk düşmanı ilan eden
Vatanın gerçek sahipleri olduklarını iddia eden sanatçı dostlarımız nedense Disney'in skandal kararına
ses çıkartmadılar.
Atatürk'ü, materyal değerlerin üzerinde gören biri olarak, bu durum beni derinden üzdü. Anlaşılan o
ki, bazıları Atatürk'ün anısından daha fazla para kazanmayı tercih eder olmuş.
Bu durum, meslek ahlakı adına oldukça üzücü.
Para belki çok şeydir, ancak her şey değildir.
Oyuncular, yönetmenler, yapımcılar, ticari çıkarlarını koruma adına Disney’e esir düşerken, izleyicinin
hassasiyetlerini hiçe saydılar.
Sinema sektörü, anlamlı hikayeleri perdeye taşıyan ve kültürleri birleştiren bir platform olmanın yanı
sıra, bir ekonomik kazanç kaynağıdır.
Ancak, sinemanın ruhu ticari çıkarların peşinde koşan bir dijital platforma satıldığında, bu ruh hızla
tükenir.
Bu durumu kabullenmek ve göz ardı etmek, sinemanın ruhuna ve Atatürk'ün anısına ihanet etmekten
başka bir şey değildir.'
www.guneygundemi.com/yazarlar/berker-kaya