Geçen gece Fatih Altaylı’nın sunduğu teketek programını açtım programı başlığı türkiye’deki eğitim sorunları ve çözüm yolları biraz izledikten sonra katılımcılar dikkatimi çekti gerçekten ,çok donanımlı çok güzel yerlere değiniyorlar sisteme ,materyallere, öğretmenlere ,yanlışlara ,doğrulara her şeye değiniyorlar merakla izliyorum bu arada araştırma yapıyorum katılımcılarla ilgili ve yaptığım araştırmayı sizinle paylaşayım .
Prof Dr erhan erkut boğaziçi Üniversitesi endüstri mühendisliği mezunu Mef Üniversitesi rektör yardımcısı,Ece Karaboncuk Odtü Fizik bölümü mezunu ,eğitim programları geliştirme öğretim programı alanında yüksek lisans.
Batuhan aydagül marmara Üniversitesi işletme alanında lisans stanford Üniversitesi uluslarası eğitim politikası ve yönetimi alanında yüksek lisans.
Katılımcılarımızı İzliyorum dediğim gibi gerçekten çok donanım var fakat şaşırmamakta elde değil hemen telefona sarıldım ve bir tweet atayım dedim “ sayın altaylı eğitim öğretim sorunları ve çözüm yolları ararken siz bile programınıza bir öğrenci, bir veli, bir öğretmen çıkarmaktan aciz olduğunuz sürece ne kadar konuşursanız konuşun bir sonuca ulaşamazsınız”.
Eğer bir problem varsa ilk başta problemin kaynağını inilmeli diye düşünüyorum .
Çıkarırsınız bir öğretmen üç ila beş yıl birleştirilmiş sınıfta yolu olmayan köye gitmiş daha sonra biraz daha büyük köyde tek sınıf okutmuş daha sonra müdür olmuş, olmuş ama torpilsiz olmuş bu süreçte hem öğrenciler hem de öğretmenler yetiştirmiş .
ya da emekli maaşı yetmiyor diye gidip özel eğitim sertifikası almış, her odada kameranın olduğu velilerin bile ondan daha çok şey bildiğini hissettiği bakanlık,veli, idare ,patron, faturalar arasında boğulmuş bir rehabilitasyon öğretmeni.
Hadi bunuda mı bulamadın peki şöyle bir şey vereyim ücretli öğretmen, ücretli öğretmen ismi bile garip bu ne ya !
JETONLA çalışan tuvaletler gibi bu bile yeter senin sisteminin bozulduğuna...
Arkadaşım sen buna sezonluk işçi diyebilirsin .Yok bunları da beğenmedim dersen yaklaşık 1 milyon öğretmen var ben sana her istediğinden bulurum .
Şimdi gelelim eğitim öğretim sistemimizin diğer önemli ikinci unsuruna: öğrenci, Merkezden mi seçelim yoksa kırsaldan ?isterseniz karışık giden, zengin, kural, öğretmen ,okul tanımaz parmağını şıklattığında her istediği olan bir öğrenci ya da anne baba okuma yazma bilmeyen daha köy okulunda öğretmen bulamadan tabletle tanışan fakat onun bile ne olduğunu bilmeyen bir öğrenci .
Hadi öğrenciden de seçimimizi yaptık. birazda üçüncü unsurumuz olan aile ya da veli .
Hiçbir zaman kendini haksız çıkarmayan ,öğrenci- öğretmen -veli iş birliğine katılmayan, çocuğunu not( özellikle türkçe matematik) ile değerlendiren, hangi meslekten olursa olsun sürekli size akıl vermeye çalışan ,gerekirse en iyi hocayı tutarım mesajı veren ya da aile içi geçimsizlik Sonucu , aman banane hoca anası ya da babası baksın tavrını sergileyen ya da çocuk işçi veya çocuk gelin yapmaya çalışan , saymakla bitmeyen bir sürü şey ....(tabi bu hususta gerçekten annelik ve babalıklık görevini layıkıyla yerine getiren kıymetli aileler, eğitime ve eğitimciye öğrenciye kıymet veren okul idarecileri öğretmenler ve patronlar sizleri tenzih ediyorum...).
Şimdi siz daha bunları konuşmadan bunları düzeltmeden eğitime uzaktan bakıp sahaya inmeden hiçbir şey yapmazsanız .maalesef problemlerin üstesinden gelemezsiniz ....
Aracımızın dört lastiği var, lastikleri yenilemeden ne kadar yola çıkarsanız ne kadar da motora bakım yaparsanız yapın bu lastiklerle gittiğiniz sürece yolda kalırsınız dört lastiğimizi oluşturan unsurlar ;öğretmen ,öğrenci ,aile ve MEB Aracınızda lastik yok ve maalesef siz hala motoru ile uğraşıyorsunuz.
Bilin istedim.....
Erhan Budak