JÖNK / İSMET TANLI

Tarih: 05.07.2022 13:58

Bir Çağı Kapayıp Başka Bir Çağı Açan Sadece Fatih Sultan Mehmet mi dir ki!

Facebook Twitter Linked-in

30 Mart 1432'de dünyaya gelen Fatih, 29 Mayıs 1453'te, yani 21 yaşında, Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u (Konstantin Polis'i) fetetti. Fetih sırasında gemileri karadan yürütüp Haliç'e indirerek savaşın seyrini değiştiren Fatih Sultan Mehmet, bu fetihle Orta Çağ'ı kapatıp Yeni Çağ'ı açtı.

Ama şu da biline ki; bazı insanlar, bazı insanların içinde ki, eski çağı kapatıp, yeni çağa kapılarını, (topsuz-tüfeksiz-tanksız) üstelik te sadece sevginin gücüyle aralatabilecek donanım ve kabileyettedirler. Yeni bir çağa yelken açtıran insanlar az da olsa varlar, üstelik adları Fatih'te değil. İnsanı evvela iç dünyasına yani hakikatlere kilitliyor bu insanlar, çünkü o iç dünyada en özgür, en mutlu, iki kişilik bir yalnızlıkta her şey en alabildiğine güzel. Hiç bir şeyi gözün görmez, gözüne bir perde gibi sadece o iner, her gördüğün kişiye hep onun çağrışımlarını yükler, her gördüğünü acaba O'mu!... heyecanıyla irkilirken kalbini de cız ettiren bir şey kaplar, bunun adı uzun süreli sevmek yani aşk'tır artık.

Bazı insanlar vardır ki, hayatınıza paraşütle girerler ve algındaki ihtiyacına göre de hiç bilmediğiniz, yeni keşfedilecek yerlere götürürler. Resmen; hayatınızda ki bir çağı kapayıp, başka bir çağın kapılarını aralarlar. Artık, o eski çağda sanki yaşamış olan hiç te sen değimişsin gibi gelir. Varolmanın dayanılmaz hafifliğidir artık yaşanan herşey. Bunları sana yaşatan, sadece aşkla sevdiğin de değildir... O, sende, çoktan, herşeye denk gelen olmuştur, yeri geldiğinde dost-yeri geldiğinde kardeş-yeri geldiğinde de sevgili doluluğunda ki her şey... O, sevgiden çok saygı duyulandır da...Her hareketiyle-her figürüyle seni tamamlayacak olandır,  ama işte nedense şu anda nerededir ki, ne yapıyordur ki(hiç kimse bilmez), belki şehrinden dışarda bir yerlerde gezide, yeni yerleri görmenin keyifli seyrinde, ya da belki de evinde, idame ettiği hayatında ki ev işleriyle iştigal... ama her neredeyse de artık, kalpler içiçedir, iki kişilik bir yalnızlıkta.

“Hayatınızda Ömrünüzü Adayacak Bir Şeyler Bulun”

İnsan, ne için geldiğini katiyen bilemediği bu ömründe, ot gibi yeşil ve bodur kalmamalı; her renk ( makul-mantıklı olmak kaydıyla ) ayrı bir güzelliktir bakıp ta görebilen o dağarcığı geniş olan insana. Hayatı tutarsan hayatta seni tutar. Aslında ömrünü bir hedefe sabitlemektir, insanı diri tutan şey, mesela; yakın tarihimizde siyaset sahnesinde yer alan Süleyman Demirel, akla-bilime aykırı fiziği ve kimyasına rağmen 90'lı yaşlara kadar yaşadı. Onu hayata bağlayan şey daha çok içinde ki ideallerinde tutunup ta savaşımını verdiği hayat felsefeleri ve ideolojileriydi. Kimbilir, belki de, rahmetli Demirel bu şekilde kendini hayata bağlayacak idealleri olmasa ve o uğurda da savaşımlar vermeseydi, muhtemelen de ömrü yaşayabildiğinin yarısı kadar la sınırlı kalacaktı.

“Senin İçin Ölürüm” söylemi de çok arabesk ve yanlış bir söylemdir

O şey her neyse, onun için ölmek değilde, yaşamalı ki insan, o uğurda da mücadelesini verebilsin. İnsan ölürse, o ideallerde kendisiyle birlikte ölür ki...

Hakikat; sevgiyle-paylaşımla-inançla-dürüstlüklerde ki gücün dahilinde, hedeflendiğin yollarda, hayatın tam içerisinde her şeyi biriyle paylaşmaktır. Dünyaya gelirken de yalnızız, giderken de.

Hayatlarımızı kısıtlaya kısıtlaya, bir yerlerimize vurduğumuz prangalarla, kendimizi kendi içimizde mahkum ettik.

“3 Doğru 1 Yanlışı Götürmez”

Bir insan, inancı ve gücü dahilinde yapabileceği iyi şeylerle, bardağın dolu tarafında olmayı, hep hak eder, ama nedendir ki; 1 yanlışı 3 doğrusunu zedeler! Yaşadığımız ömrümüzde ki hayatlarda, dört dörtlük olabilmek asla mümkün değildir, (Bazen, şair'in de dediği gibi; ' Hevesim olsa param olmuyor/ Param olsa hevesim' ) onun için de inandığın-sevdiğin insanda doğruların temeli, senin temelinle örtüşüyorsa ki, işte o insandır , ortak payda yaratıp ta bir şeyleri paylaşabileceğin. 

Öyleyse O Zaman, Şu da Hep Biline ki; Bir Devri Kapayıp Başka Bir Devri Açmak, Sadece Fatih Sultan Mehmet'e Has Bir Kaide Değildir...

Adı Fatih Olmayan Bir Kişi, (Bakıp ta Görebilene, Görüp te Algılayabilene, Algısında ki Doğrularla da Özümseyip te Bulabilene, Kendi İçinde Saklayarak Sabırla Beklediği), Kalbi Kadar Yakın Bir Mesafede Hep Vardır...

İsmet Tanlı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —