DOÇ.DR.CENGİS T. ASİLTÜRK

Tarih: 02.10.2022 15:17

CANNES FİLM FESTİVALİ VE ABBAS KİYARÜSTEMİ

Facebook Twitter Linked-in

Festival, sözlükte “tarihi, süresi, hangi toplumsal çevreler için yapıldığı, katılan sayısı ve tüm nitelikleri önceden saptanan, hazırlanan izlence” biçiminde tanımlanır. Varlığını öteki sanatların üzerine inşa eden sinema; festival kavramını da egemenliği altına almış görünüyor, zira festival dendiğinde, akla film festivali gelir. Film festivali denildiğinde ise akla ilk gelen Cannes Film Festivali: Festival de Cannes...

Dünyanın birçok ülkesinden birçok önemli sinemacı Cannes’da boy göstermiş ise de; İranlı Auteur Yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin hayatında Cannes’ın yeri neydi bilinmese de, bilinen bir şey var: Cannes’ın tarihinde, Kiyarüstemi’nin yeri özeldir.

1940’ta Tahran’da doğan Kiyarüstemi yönetmenliğinin yanısıra önemli bir şair, fotoğrafçı, senarist ve ressamdır. Köker-Deprem Üçlemesi (1987-1994: Arkadaşımın Evi Nerede, Ve Yaşam Sürüyor, Zeytin Ağaçları Altında -1994), Yakın Çekim (1990), Kirazın Tadı (1997), Füruğ Ferruhzad’ı selamlamak amacıyla onun bir şiirinin adını verdiği Rüzgâr Bizi Sürükleyecek (1999) filmleriyle uluslararası saygınlığa kavuştu. Şiirsel film diyalogları ve alegorik hikâye yöntemiyle filmleri özgündü. Onun filmleri İran toplumunu tanıtan bir özeleştiri niteliğindeydi.

1960’lı yılların sonlarında Behram Beyzayi, Perviz Kimyavi, Sohrab Şahit Sales ve Füruğ Ferruhzad’ın da içinde yer aldığı İran Yeni Dalga Akımı yönetmenlerinden olan Kiyarüstemi’nin ulus bilinci ve değerleri filmlerinde gözlenebilir. Bu açıdan onun Doğu’dan çıkan selforyantalist sanatçıların düştüğü tuzağa düşmediği söylenebilir.

İran Yeni Dalga Akımı yönetmenlerinin ortak özelliği politik ve felsefi konuda alegorik hikâyeler kurarken, diyaloglarını da şiirsel oluşturmalarıydı. Ki, Kiyarüstemi, mekân ve hikâye olarak kırsalda geçen, çocuk kahramanlar kullanan ve adeta belgesel tarzda filmler çekti. Kamerası çoklukla aksiyon halinde değildir. Araba içi sahnelerde yer alan ilginç diyaloglar, İran şiirinden esintiler taşır.

Kiyarüstemi, Kirazın Tadı (1997) filminde intihar etmeye kararlı Bay Badii’nin dramını anlattı. Kiyarüstemi, Altın Palmiye Ödülüne layık bulunan bu filmle, belki de Şerif Gören’in 1982’de Altın Palmiye Ödülüne layık bulunan Yol (senaryosu, Yılmaz Güney) filminin, Doğu dünyası için açtığı yoldan Cannes’a girebilmiştir. Kiyarüstemi özgün hikâye anlatım biçeminden dolayı, Cannes Film Festivalinde çok büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanmıştı. Sonraki yıllarda açılan o yoldan ilerleyen Nuri Bilge Ceylan da Cannes’da ödüle layık bulunacaktı. Kiyarüstemi Satyajit Ray, Vittorio De Sica, Éric Rohmer ve Jacques Tati gibi ustalarla, karşılaştırılsa da; onun, kuralları evrensel olan sinema diliyle kurulan bir tarzı var.

Cannes Film Festivali sinemanın mucitlerinin Fransız olması, ayrıca Fransa’da önemli kuramcı André Bazin öncülüğünde Fransız Yeni Dalga gibi önemli bir sinema akımının köklenmesi nedeniyle zaten dünya çapında bir öneme sahipti. Bir de sinema şemsiyesi altında Doğu dünyasına yer verince, Avrupalı başka ülkelerle birlikte mazisi ve geleneği güçlü ilginç Doğu dünyası özgün hikâyeleri insanlığa ulaştırdı. Muhakkak ki; saygınlığını özgünlüğüne, ödünsüz tavrına borçlu olan Kiyarüstemi’nin bu tutumu Andrey Tarkovski’nin sözlerini anımsatır: “İlkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayat ile olan saf ilişkisini yitirir.”

Ona Roberto Rossellini François Truffaut, Pier Paolo Pasolini, Federico Fellini, Onursal Altın İskender, Selanik Uluslararası Film Festivali, Venedik Film Festivali Gümüş Aslan, Ecole Normale Supérieure Fahri Doktora, Akira Kurosawa, Caméra d’Or, Locarno Uluslararası Film Festivali Altın Leopar of Honor, Kalküta Uluslararası Film Festivali Dünyanın En Büyük Ustaları, Venedik Film Festivali Glory to the Filmmaker, Paris Üniversitesi Fahri Doktora, Japonya Onur Madalyası, Uluslararası Antalya Film Festivali Onursal Altın Portakal Ödülü verilmesinde, kültürel bilincinin ve selforyantalist tutuma (Doğu’ya Batılı gözüyle bakmaya) itibar etmemesinin payı var.

Doç. Dr. Cengis T. Asiltürk


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —