27 Nisan 2023 tarihinde Dünya’da ilk defa bir Atom Santrali’nin(AS), nihai testleri tamamlanmadan, şalter indirilip hatlara enerji vermeden açılışı yapılacaktır.
Mersinlilerin ‘kurulmaması için’ yarım asırdır, mücadele ettiği, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) inşaatının, geçen yıl Erdoğan –Putin Soçi buluşmasına birkaç gün kala, halen şirket hisselerinin tamamına yakınını Rus şirketlerinin olduğu NGS A.Ş. tarafından, santralin inşaat işlerini yapan Türk firması İÇTAŞ firmasının sözleşmesini fesih etmesi ile Akkuyu Türkiye’nin en önemli gündemi haline gelmişti.
NGS A.Ş.’NİN HAKLI GEREKÇELERİ
Sahibinin iktidara yakınlığı ile bilindiği İÇTAŞ firmasının sözleşmesinin tek taraflı feshinde, Rusların elinde haklı bazı gerekçeler de vardı.
Öncelikle NGS A.Ş. ödediği hak edişlerde işçilerin ücretlerinin tam verildiği halde bunların işçilere yansımaması, şantiye ve iş koşullarının, düzeltilmemesi ve bunun sonucunda pandemi koşullarında bile hız kesmeden yapılan işlerde, işçilik motivasyon ve kalitesinin iyi olmadığı iddia edilmektedir.
İlaveten, kontrolsüz patlamaların ve iş kazalarının artması, bir kaç önemli ve kritik parçanın düşürülüp ve yeterli testlerin yapılmadan takıldığı iddialarının sözleşme feshinde rol oynadığı da iddia edilmektedir.
2023 genel seçimleri öncesi Çernobil kazasının 37. yıl dönümünde planlanan açılışta, bir sorun yaşanmaması için sorun tamamen Rusya’nın istediği şekilde çözüldü.
TÜRKİYE’NİN NÜKLEER MACERASI
Ülkemizde ilk AS kurma niyetlerinin 1970’li yıllarda, o günkü Dünya konjonktürüne göre Akkuyu’da yapılmasına karar verilip, yer seçimi çalışmalarının yapılması 1972-1976’lı yıllara rastlıyor.
1970’li yılların mevcut teknoloji ve etüt bilgilerine göre yapılmış olan çalışmalarla yeri belirlenen ve 1976 yılında Akkuyu için yer lisansı onayı veren üç kişiden biri olan Prof. Dr. Tolga Yarman, TMMOB‘un düzenlediği bir Nükleer Enerji Kongresi’nde yaptığı konuşmada; bugün benzer bir çalışma yapıldığı taktirde, (turizm ve nüfus yoğunluğu vb ölçütler dikkate alındığında) yer lisans onayı “alamayacağını” ifade etmiştir.
İlk kez 1977 yılında Akkuyu AS’nin yapımı için uluslararası ihale açıldı. İhaleyi kazanan, İsveçli firmalarının oluşturduğu ASEA’ya, İsveç hükümetinin kredi üzerindeki garantiyi kaldırması üzerine ihale iptal edildi.
İkinci ihale 1983 yılında açıldı. Akkuyu'da Alman KWU firmasına 986 MW gücünde, Kanadalı AECL firmasına da 685 MW gücünde iki ayrı AS ‘ı kurdurulması kararlaştırıldı.
Ancak usul üzerindeki sorunlar nedeniyle görüşmeler kesildi. 1986'da Akkuyu'da AS yapımı için anlaşma sağlanan Kanadalı AECL firması liderliğindeki konsorsiyumla finansman nedeniyle anlaşılamadı.
1990’ların sonunda tekrar gündeme geldi, ancak başbakan Bülent Ecevit , 25 Temmuz 2000’de uygulanan ‘ekonomik istikrar programı’nın olumsuz etkileneceği nedeniyle bakanlar kurulu kararıyla dördüncü kez iptal edildi.
2002 yılında iktidara gelen AKP hükümeti döneminde 2007 yılında açtığı ihale de TMMOB’un açtığı dava nedeniyle Danıştay tarafından, ‘kamu yararı olmadığı’ gerekçesiyle ihale iptal edildi.
2008 yılında yapılan son ihaleye ise yeterli teklif veren firma olmadı.
HUKUK ARKADAN DOLAŞILDI
Bu süreçte, TMMOB’un açtığı son dava ile yönetmelik maddelerinden bir kaçının iptaliyle, AS yapımı iç hukukta dayanağını yitirmiş oldu. Ancak, AKP Hükümeti, 2009 yılı Rusya ile temaslarında Nükleer Santral yapım işini, diplomatik bir havuç olarak kullandı. Rusya Federasyonu ile “devletlerarası anlaşma” yaparak bu kez ihalesiz olarak AS kurdurmayı planladı.
14 Ocak 2010 tarihinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Moskova ziyaretinden, Rusya ile “nükleer santral tesisi konusunda işbirliği ortak beyannamesi” imzalandığı haberleri geldi.
12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanan anlaşma, Türkiye tarafında 6 Ekim 2010 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Rusya tarafında ise 450 sandalyeli Rusya Fedarasyonu meclisinde 315 oyla (DUMA )onaylandıktan sonra 17 Kasım 2010 tarihinde Rus hükümeti tarafından onaylandı.
Duma Enerji Komitesi Başkanı Yuriy Lipatov, oylamadan önce önce parlamentoda yaptığı konuşmada, ''Türkiye'deki Nükleer Enerji Santrali projesi Rusya-Türkiye arasındaki en önemli stratejik işbirliğini oluşturmakta'' dedikten sonra ''Anlaşmadaki hükümler, bizim çıkarlarımızın yanı sıra projeye katılacak olan Rus şirketlerinin çıkarlarını koruyacak şekilde yapılmıştır'' ifadesini kullanmıştı.(Bugüne kadar olan tüm gelişmeler de bunu doğruladı). Uçak krizi nedeniyle Ruslar tarafından askıya alınan anlaşma, sonrasında özür dilenmesi ve tazminat verilmesi, ayrıca Akkuyu’da Ruslara liman ve ekonomik ayrıcalıklar içeren ödünler sonucu Ruslar ikna edildi.
Açılan hukuksal davaların ise, 2017’de ÇED torba davası içine alınıp, Danıştay’da toptan ret edilmesinden sonra inşaat süreci hızla başlatılmıştır.
N.G.S A,Ş.’NİN YÜZDE 51 HAKİM HİSSESİ PUTİN’NİN ELİNDE
Yapılan anlaşmaya göre şirketin yüzde 51 hakim hissesi 60 + yıllar boyunca Rusya tarafının elinde olacaktır. Son gelişmeler de bunu doğrulamştır. Santral sahasında söz sahibi tamamıyla Rusya, yani Putin’dir. Bu nedenle Akkuyu’da kozlar her zaman oyun kurucu durumunda olan Putin’in elinde olacaktır.
PUTİN’DEN İSTENİLEN
Seçim sathı mahaline girdiğimiz bu günlerde, 14 Mayıs 2023’de Türkiye için kader seçimi olacaktır. Son anketlerde, seçim bıçak sırtındadır. Bu nedenle, Nükleer Santral gibi milliyetçi muhafazakar sağ seçmen nezdinde prestijli bir yatırımının açılışını yapmak kritik seçim öncesi çok daha önemli hale gelmiştir. Nitekim bu konu, geçen sene Soçi’de basına açık görüşmelerinde AKP liderliği tarafından üstü kapalı şekilde ifade de edilmişti.
SANTRAL AÇILIŞA HAZIR MI?
Bir AS’nin devreye alınması tüm inşaat bitikten sonra bir kaç yıl sürebilecek testlerin sonucuna bağlıdır. Bu nedenle, elektrik üretebilecek şekilde bir açılış bugün için Akkuyu’da henüz mümkün değildir.
Bu nedenle, bildiğimiz anlamda bir açılış yapmak yerine, açılış mahaline Rusya’dan getirilen ‘işlenmemiş taze yakıtla’ bir kurdela kesilerek açılış yapılması seçeneği tercih edilmiştir.
Bu açılışın da inandırıcı olabilmesi için Putin’le birlikte açılış yapılması planlanmıştı. Ancak Putin gibi batıda inandırıcılığı yüksek ancak, Batı tarafından tecrit edilmiş ve hakkındaki ceza kararları nedeniyle bizzat Akkuyu’ya gelmesi mümkün değildi.
Ayrıca, bunun dış politikada ülkemize faturası olacaktı. Bu durumda AKP’li Cumhurbaşkanının bizzat katılacağı, bazı diplomatik risklerin göze alınırsa Putin’inde uzaktan(online) katılabileceği bir ‘sanal bir açılış’ planlanması olasıdır.
Nasıl bir açılış olabileceğini yaşayıp göreceğiz.
MERSİNLİLERİN PLEBİSİT TALEBİ HAKLI VE MEŞRUDUR
Artık, Rusya’nın Nükleer Vilayeti haline dönüşen, yüzlerce Rus ailenin yerleştiği Akkuyu, çevresinde bugün Mersin’deki tarım topraklarının en değerli tarım topraklarının yüzde 60’dan fazlası bulunmaktadır.
Tüm dünyaya ve Türkiye’ye, Mersin’in en stratejik üç meyvesi(muz, çilek ve limon) bu bölgeden(Mersin’in batısı) ihraç edilmektedir.
Gelecekte bir çok diplomatik baş ağrısı ve uluslararası sorun yaşatmasının yanısıra, radyasyon tehdidi altında, tarım ihracatı gelirleri düştüğü gibi, santral yılda 1 milyon metreküpden fazla radyasyonlu soğutma suyunu Akdeniz’e deşarj ederek Mersin açıklarındaki ve kıyılarındaki tüm yaşamı tehdit edecektir.
Gelişmiş Demokrasilerde en kutsal hak yaşam hakkıdır.
Bu nedenle, tüm Dünya bilmelidir ki, Mersinliler, bu santralin yapımını ve seçim çalışması olacak açılışını yaşadığımız depremler ve kuraklıklar sonrası derin bir üzüntü ve kaygıyla izlemektedirler.
Mersin’de kent nüfusunun arttığı, yaşamın ve ekonominin zorlaştığı bugünlerde, Mersinlilerin yüzde 86’ın itiraz ettiği(Büyükşehir Kent Konseyi resmi anketi-2016) ve rızaları alınmadan dayatılan bu santral için, ilk iktidar değişiminde ve devreye alınması öncesinde, bir yerel referandum( plebisit) talebinde bulunmaları, Mersinlilerin haklı ve meşru bir talebi olacaktır
Serdar ERKAN
26.04.2023