'Kırkı çıktı mı kurtarır kendini...'
'Ayaklanıp yürümeye başladı mı tamam korkma artık...'
'Konuşmaya başlayınca rahatlarsın, derdini anlatır...'
'Birinci sınıf çok önemli...'
'İyi bir lise için sekizinci sınıfta dikkat edin...'
'İyi bir liseye yerleşsin, en önemlisi bu...'
'Üniversite dokuzuncu sınıfta kazanılır...'
'Üniversiteyi bir kazansa...'
'Askere gitti mi düzelir, olgunlaşır...'
'Evlenince durulur, hayatı öğrenir...'
'Hele bir çocuğu olsun, her şey düzelir...'
'Tek olmaz, ikinciyi yapsınlar, o zaman mutlu olurlar...'
'Çocuklar bir büyüse...'
'Ergenlik dönemi zor, bir atlatsa...'
'Bir ev alsam...'
'İyi bir araba alabilsem...'
'Çocuğu iyi bir işe soksam...'
'Dünya gözüyle evlendirseydim...'
'Bir emekli olsaydım...'
***
Hep 'bir şeyler' olursa yaşamımızın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Kendimizi ve çocuklarımızı, içinde bulunduğumuz dönemden çıkınca her şeyin daha iyi olacağı yalanıyla avuturuz...
Hedefler, hedefleri kovalar, o güzel günler gelmez bir türlü...
Evet, belki 'en güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımızdır' ama ya gerçek olan 'şu andan daha iyi bir zamanın olmadığı' ise!..
Yaşam denilen şey, mücadelenin ta kendisi değil midir? Bunu kabullenip, her 'an'ımızı hakkıyla yaşayıp mutluluğu bilinmeyen bir gelecekte aramaktan vazgeçmeliyiz belki de...
Mutluluk, hiçbir yerde oturmuş sizi beklememektedir.
Bugün hırsın, paranın, şöhretin büyüsüne kapılıp kendini kaybedenlerin çoğu 10-15 yıl sonra “terk-i diyar” edecek bu dünyadan…
20-30 yıl sonra daha fazlası...
Bu dünyada iken ulaşılamayan mutluluk, bu kez daha uzaklara, daha bilinmezlere ötelenecektir.
Evet ölüm, bir fizikî bitiş, bir gidiş...
Hem dünyanızı yaşayamayıp hem de sizi hatırlayan son kişi öldüğünde sadece ölmekle kalmaz, aynı zamanda tarihten de silinirsiniz adeta...
Hiç yaşamamış gibi olursunuz.
'Birikmiş güzel anılar dışında bir hiçiz!' demiş şair!..
Güzel anılarla hatırlanacağınız, mutluluğu ötelemeyeceğiniz, sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum herkese!..