Yaklaşık iki yıl önce bir eğitim için İstanbul’a gelmiştim Ocak Ayı’nın sonu şubat ayinin başlarıydı bir arkadaşımda kalıyordum arkadaşım Pendik’te oturuyor eğitim aldığımız yer ise Avcılardaydı İstanbul’u bilenler bilir pendik ve Avcılar arası pek küçümsenecek bir mesafe değil her gün belli bir mesafeyi metro ile git gel yapıyordum.
Maşallah tıklım tıklımm yine bir gün metroya bindim bir bayan yanında 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğu ona söz geçirmeye çalışıyor.
Metrodaki insanların dik dik bakışları acı şurup İçmiş surat ifadelerini görünce boncuk bilekliğim aklıma geldi kolumu biraz sıyırıp bilekliği mi hareket ettirdim çıt çıt sesleri çıkınca afacan sesin kaynağına yöneldi ve bilekliği gördü bu arada fazla dikkat çekip annemizin kalbini kıracak bir hata yapmak istemiyordum, bu meslek bize rol yapmayı dikkat çekmemeyi de öğretmişti neyse tatlı afacan sesin yönünü bulup bilekliği fark edince kalabalığı yarıp bana ulaşmaya çalışıyordu kalabalıktaki insanlar çocuğa öcü gibi bakıyorlar sanki korku filmi seansından çıkmışlardı.
Bir an hepsine birden avazım çıkarcasına bağırmak istedim ama bunun ne imkanı vardı ne de bu hareket bana yakışacak bir davranıştı derken afacan yanıma geldi taa uzaktan elimdeki boncuk bilekliği fark etmişti onunla oynamaya başladı sonra fermuarımın açma yeri ilgisini çekti ve onunlada oynamaya başladı.
Hemen yanımızda orta yaşlarda bir bayan çocuğa dik dik bakıyor bir şeyler mırıldanıyordu .
Çocukla oynadığımı görünce banada aynı bakışı attı afacanın annesi yanımıza geldi Ve şöyle dedi “hay Allah oğlum neden böyle şeyler yapıyorsun”” ziyanı yok dedim oynuyoruz”” aferin bu yakışıklıya ,taa oradan da nasıl gördün bilekliği mi dedim annemiz gülümsedi,sonra göz ucuyla bize dik dik bakan bayana bakarak annemize “çocuğunuzun yeteneğinin onda biri buradaki insanların çoğunda yok lütfen onu yetenekleri doğrultusunda yetiştirin özel bir çocuk toplumumuzun durumu malum “dedim, afacana bilekliğimi hediye ettim.
Küçük afacan bir gözünü kısarak bana öyle bir bakış attı ki bir çok şey söylemek istiyordu ama ifade edemiyordu metrodan inerken annemize kartımı uzattım ve oradaki insanlara bakıp annemize;Mevlana’nın şu güzel sözünü söyledim “Sakın görünüşe aldanma görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır “dedim,indim.
Adana’ya döndükten sonra annemiz aradı birkaç kez telefonla görüştük ve otizimli oğlu hakkında bilgi alışverişinde bulunduk bundan sonra çocuğu için sıkılıp daralıp utanmaması gerektiğini utanması gerekenlerin onlara farklı bakış sergileyenlerin olduğunu söyledim.
Farklılıklarımız ya da yeteneklerimiz için bizi yargılamaya çalışanlar siz kimin hakimi ya da yargıçısınız ?
Sizi mükemmel kılan kim ya da ne?
Zira kim kendini kusursuz hissediyor da başlarında olanı beğenmiyor?????