JÖNK / İSMET TANLI

Tarih: 25.06.2023 16:29

Eskidendi...

Facebook Twitter Linked-in

Eski bayramlar da, biz küçükken, henüz toplumumuz sosyal erozyona uğramamışken, arefe akşamları en güzel hayallerimizi rüyalarımıza taşırdık. Bayramlaşmalara, çekirdek ailemizden sonra, bayram harçlığını en büyük verenden, en küçük verene göre bir hiyerarşik düzende yapardık. Uzun zamandır göremediğimiz akrabalarımız, bayramlaşmaya gelirler, onlarla özlemlerimizi giderirdik. Hep bir heyecan, hep bir mutluluk, hep güzel günlere dair inançlıydık...Eskidendi, bütün bunlar çook eskiden.

Şimdi, galiba biz yarım asrı aşan bir ömrü geride bırakarak büyüdük, değişen toplumumuza (her ne kadar biz zorlansak ta) evrilmeye çalışırken, bazen de kendi çocuklarımızı dahi tanımakta güçlük çektiğimiz bu ortamda, her şey saçma sapan modern hayat diye dayatılmış olan pis Amerikan kültürüne dayanmışken, ömrümüzün geri kalanını bir yarış atı edasıyla geçirdiğimiz, hangi bayram, hangi insan, hangi mutluluk...

Benim 40 yıl evvel bir arkadaşım vardı, adı Nafiye 15 Şubat 1969 doğumlu olduğu hep aklımda. O zaman lise birinci sınıftaydık. Her insanın kafasında tahayyül ettiği bir karaktere oturmuş bir fizik vardır, sevebileceği,sıcaklık duyup her şeyi paylaşabileceği, bu Nafiye'de, ben de, yaklaşık olarak ona denk düşen biriydi. Benim hatamdan kaynaklı, araya soğukluk girdi. O, içimde ki, o tertemiz insancıllığını hiç kaybetmedi. Öğretmenlik mesleğine atılmış, bizim okuldan birisiyle evlenmiş olduğunu da ortak bir arkadaşımızdan duymuştum (içimden, inşallah mutlu olur, çünkü mutluluk denen şeyi en hakedendi O), o genç yaşına rağmen, 40 yıllık bir olgunluğa denk gelen iyi niyetiyle, sanki, tanrı her şeyi onun gönlüne göre verecekti ( ben öyle sanmıştım ama öyle olmadı). Evlilik yaptığı şahıs, maalesef, Nafiye gibi kişilikli çıkmadı. Ben, (üzülerek)bizzat şahit oldum, Mehmet'in Nafiye'yi defalarca aldatışına. Yıllar sonra da maalesef, beklenen son; ortada iki çocuk ve paramparça olmuş bir yuva... Nafiye tek başına, o büyük kalbiyle iki çocuğunu büyüttü ama Nafiye, ortada duran delik deşik bir anıt gibi. Şimdiler de de ya birisiyle evlendi ya da evlenmek üzereymiş diye biliyorum...

Hayatta her zaman yapana değil de yaptırana bakmalıdır insan, şimdi şayet evlilik gibi ciddi bir müessese de yer almaksa niyetin, evvela psikolojik mana da alt yapın, sonra da madden üst yapın mutlaka olmalı. Hele çocuk yapmak gibi daha da ciddi bir sorumluluğa da bulaşacaksan, çok donanımlı ve her manada güçlü olmak zorundasın. Kadın sana inanıyor hayatını adıyor, sana eşlik ederek tamamlıyor, karnında senden olacak çocuğu dokuz ay on beş gün taşıyor, sense işin kolayını seçerek, insanın içinde ki zaaflarına yenik düşüyorsun. Bu düşüş bir sürü hayatın da düşüşüne mal oluyor. Kadın boşanmış, iki çocuk varken yeni bir hayat kuramıyor, cesaret edip kuracak olsa da, çocuklar başka birini istemiyor. Kadın mecburen sığ sularda kaçak dövüşüp, şansına artık karşısına çıkan (ihtimal çok düşük) iyi ve iyiliklerle dolu tamamlayıcı birini arayarak, kıyıdan-kıyıya savruluyor. Kısacası, ihanet fitilini ateşleyen, kendisi de dahil ailesini paramparça eden. 

Cennette, cehennem de evvela bu tarafta, yaptıkların iyiyse, iyi şeyler karşına çıkacak/ kötüyse de, olacakları ben bilmem allah bilir. her şey burada, insan anını dolu ve kaliteli yaşamalı. Öyleyse artık, eskiler de, büyük bir kaybedilmişliğin ortasında kendi kaderlerine terk edilerek eskimeyecek. Bundan sonra da, üç yanlış değil, bir yanlış bir doğruyu hemen götürecek.

İsmet Tanlı

www.guneygundemi.com/yazarlar/jonk-ismet-tanli


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —