Eylül geldi!..
Hazan ve hüzün mevsimi "eylül"...
Nedense edebiyatımızda en çok eserin verildiği ay olarak yer alıyor.
Şairlerin, yazarların yaşadığı nasıl bir duygu yoğunluğudur ki bu "ay"ı diğerlerinden çok özel kılıyor.
Eylül, sadece bir "ay" değildir.
Aynı hazan mevsimi gibi hem başlangıçların hem bitişlerin "ay"ıdır.
Kimileri için okulların açılmasıyla kavuşmaların,
kimileri içinse hüznün mevsim olmuş hâli, ayrılıkların, acıların "ay"ıdır.
Bu yönüyle pek çok şairimizin dizelerine ilham kaynağı olmuş "eylül"...
"Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını" (Ümit Yaşar Oğuzcan)
"Eylül, gülleri soldurarak
duyurdu bu yıl kendini" (Ahmet Telli)
"Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum" (Ataol Behramoğlu)
"Sarı sapsarı eylül
hazin öykümüz" (Kağan İşçen)
"Akşamsa eylülse ıslanmışsam" (Attila İlhan)
"Eylül’dü
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını" (Cemal Süreya)
"Sevgilim, işte eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün." (İlhan Berk)
"Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
Dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem" (Edip Cansever)
"Eylül toparlandı gitti işte,
Ekim filan da gider bu gidişle" (Turgut Uyar)
***
Bir anda kapımızı çalarak yavaş yavaş yaza veda etmemizi kulağımıza fısıldayan "eylül", veda edememişlerin içine bir anda çöken hüzün ve her daim ince ince sızlayan bir mazidir.
Murat ŞEN