“Musto Dayı serisinden”
Yazan: Ayça Öztorun
Karikatür: Muammer Olcay
KORONAYI SAV VARTAN DAYI
El ayak çekilmişti meyhaneden. Üçümüz kalmıştık. Abbas, ben ve Vartan! Neredeyse sabah olmak üzereydi. Son dublemi de fondip yapmak için masanın kenarında duran rakıya uzandım. Şişeyi alacağım derken masanın örtüsünü çekmişim. Şişe masadan fırlayıp yere düştü ve bin parçaya bölündü. Abbas’la ben göz göze geldik ve gülmeye başladık.
Abbas; “Rakı şişesi de isyan etti gardaş! Artık içmeyin eve gidin diyor.”
Yok, bugün sabahlayacağız arkadaş! Diyerek, Hayyam’dan döktürdüm incileri…
“Mey şişemi aldın yere vurdun Tanrım,
Zevkimden edipte bilmem ne buldun Tanrım?
Gül renkli şarabımı yere döktün tekmil,
zannım budur ki sen de sarhoş oldun Tanrım” deyip, köhnemiş tüplü televizyonu açtım.
“Ulan gecede mi havadis? Her yer korona haberleriyle inliyor. Azrail fazla mesai yapıyor. Savaşlar sustu, bu başladı lan! Azcık dur bir nefes al!” diye söylendi Abbas.
Abbas isyanında haklıydı. Birden içim karardı; “Gece gece havadis çekilmez, bütün havadisleri sanasın Alfred Hitchcock yazıp yönetmiş. Alaca karanlık kuşağı oğlum! Sürekli sadrazamın sağ fişekleri! Cahiliye girdabında sürüklenmek zorunda mıyım lan? Kapat televizyonu da Tatyos efendiden kürdilihicazkâr açalım. Geceyi sabah yapalım.” derken, derin bir iç çektim.
Abbas; “Hayırdır Musto dertlendin yine?” dedi.
Ben bunları neden dinleyim? Çakalları hiç sevmem, bu bağlamda mesele derin!' dedim.
'Ben onların cemaziyülevvellerini bilirim. Ne derlerse desinler zktir ederim” dedi Abbas.
'Havadismiş! Virgülün gidişatından anlıyorum kifayetsiz kelimelerin nereye gideceğini!' dedim.
“Bu nedenle son noktayı koyan biz olacağız.' dedi Abbas!
'Abbas, sen onların dansını hiç gördün mü? Ya da danslarına iştirak ettin mi?' dedim.
'Seyredilecek başka bir şey kalmadı da onların dansını mı izleyeyim? Kendime zül addederim, böyle bir hamaliyeyi!' dedi.
“Eh o zaman Abbas çakalları da ”seveyim” çakal seveni de!” dedim.
'Vallaha mı?' dedi Abbas! Meyhanenin emektarı Topal Vartan da geldi yanımıza…
“Vartan dayı rakı çek, yanında da yoğurt olsun. Acı şalgamı da unutma, tanesi de bol olsun.” dedim…
Vartan güldü; “Raki zamlandi çocuk!” dedi.
“Getir sen, yeter ki gönlüm gamlanmasın!” dedim. Vartan dertlendi. “Ne olacaktir bu memleketin hali?” dedi.
“Donumuza mukayyet olacak, tavşan gibi kaçacak, tazı koşacağız!” dedim.
Abbas kahkaha attı. “Ben kulağımızın dibini de sağlam biliyordum, oda mı gitti lan!” dedi.
“Kulak dibi mi kaldı oğlum? Sen demlenmene bak!” dedim.
Abbas; “Eh o zaman birer duble rakı getir.” dedi Vartan’a. Vartan dayı kırık aksanıyla; “Veresiye raki mi içilir be çocuk? Zıkkımın dibini için!” diye söylendi.
“Dayı biliyorsun korona kapımızda kara kış! Bahar da bile titretiyor adamı. Bir duble sen de çek, siler koronanın pasını” dedim, göz ucuyla tepkisini gözledim. Belli olmaz bu, Vartan dayı! Eserse kafa defeder adamı.
Vartan kahkaha attı.
“Yine beni kandirdiniz!” diye söylenerek mey şişelerinin bulunduğu yere topallayarak gitti. Bir kadeh şarap doldurdu kendine, “korona savar” dedi ve kadehi başına dikti. İki duble de rakı hazırladı bize, topallayarak masamıza doğru yöneldi.
Abbas merakla; lan oğlum bugün akşama doğru ibo geldi sana bir zarf verdi neydi o? Diye sordu. Bizim dalga Mualla mektup yollamış, evlilikten bahsetmiş. Kestane kebap acele cevap demiş. Abbas şaşırdı. Senin dalga Mualla değil, Leyla! Neydi yengenin adı Leyla değil miydi?
Vartan kahkaha attı. Ben gönül yarasi Hicran’i sevgilisin saniyordum be çocuk. Senin kaç sevgilin var?
Alı var, yeşili var, moru var Vartan dayı!
Vartan; “Amman be çocuk, gönlün hep bahar, her yanin olmuş keman yayi. Haydi o zaman bugün de Mualla’nin şerefine!”
15/06/2020
AYÇA ÖZTORUN
Haftaya Mualla’nın mektubu ve Musto’nun mektuba yanıtında buluşmak üzere. Okurlarıma sevgiyle.