SERDAR ERKAN

Tarih: 12.02.2024 09:09

KÖYLÜLERİN SÖZ HAKKI VE YETKİSİ ELLERİNDEN NASIL KURNAZCA ALINDI?

Facebook Twitter Linked-in

 

Önceki yazımı, Mersin Çevre ve İklim Müdürlüğü önünde önceki gün(8 Şubat 2024 Perşembe) Değirmençay, Turunçlu, Karahacılı köylülerinin köylerinde TAŞOCAĞI açılmaması için ÇED raporuna toplu itiraz dilekçeleri ile yapacakları eylemin duyurusu ile bitirmiştim.
Eylemde köylüleri desteklemek için MERÇED (Mersin Çevre Derneği), TMMOB Mimarlar Odası ADD, ÇYDD ve diğer Demokratik Kitle Örgütlerinin yönetici ve üyeleri kalabalık olarak katıldı.
Kentimizde, Atatürk Parkı’na ek liman inşaatını dayatan ve hukuku arkadan dolaşan, AKP destekli kiracı firmanın, Atatürk Parkı ek liman iskelesi dolgusunda kullanacağı taş ocaklarının ÇED raporuna itiraz dilekçeleri verilmeden önce köylüler adına basın açıklamasını Turunçlu köyü muhtarı okudu.
Slogan ve alkışlarla yapılan basın açıklaması sonunda katılanların itiraz dilekçeleri İl İklim ve Çevre Müdürlüğü’ne verildi.


AKP KÖYLERİ MAHALLE YAPARAK
NEDEN SAVUNMASIZ BIRAKTI?


Köyler Anadolu Kültürü’nün ve tarımsal üretimin geleneksel merkezlerdir.
Bunu çok iyi bilenMustafa Kemal ATATÜRK’ün 1924 yılında bizzat kaleme alarak oluşturduğu köy kanunu ile köy tüzel kişilikler oluşturulmuş.
Köyler ve ortak mallarının (meraları, suları vb) koruması köy tüzel kişiliklerine yani köylülerin bizzat seçtiği muhtar ve ihtiyar meclisi(azalarına), yani sahiplerine teslim edilmiştir.
Köyde muhtarın izni ve haberi olmadan köylülerin aleyhine bir işlem yapılamazdı.
AKP’nin, batılı devletlerin istediği şekilde maden yasasını değiştirerek ve madenlerin yabancı şirketlerin işletmesine ve talanına açıldı.
2014 yılında, kentte olan her konfor ve rahatlığın köye geleceği vaatleri(şekerleri) ile uygulamaya koyduğu BÜYÜKŞEHİR/BÜTÜNŞEHİR YASASI ile Köyler Mahalle yapılmıştır.
Böylelikle bizzat köylülerin doğrudan seçtiği muhtar ve azaların kontrolünde olan KÖY TÜZEL KİŞİLİKLERİ ORTADAN KALDIRILMIŞTIR.
Böylelikle köylerin sınırları içindeki maden ocaklarının işletme ruhsatları ile köyün meralarının ve sularının işletmesi Ankara ve kent merkezlerinden verilmekte, kentlerdeki tüm rahatlık köylere de gelecek kandırması ile köylerde yaşayan KÖYLÜLERİN SÖZ HAKKI VE YETKİSİ ELLERİNDEN KURNAZCA ALINMIŞTIR.
Böylelikle köylülerin, ÇED Raporu gibi sadece uzmanların bilebileceği teknik ve ayrıntılı rapora hem erişim açısından, hemde ne anlama geldiğini, nasıl sonuçlar yaratacağını önceden bilip, 15 gün gibi kısa bir sürede itiraz etme olanakları yoktur.
Ayrıca, haberleri olsa bile, mahalle yapılan kendi köyüm Arslanköy gibi Mersin’e 60 km uzaklıktaki köyünde işinde gücünde olan köylüler ve/veya muhtar ve azalarının pratik olarak, işlerini güçlerini bırakıp, özel ilgi ve araç desteği olmadan kendi kendilerinin organize olup kent merkezindeki ilgili müdürlüklere gelip, ÇED RAPORLARINA İTİRAZ ETMESİ BUGÜNKÜ EKONOMİK KOŞULLARDA MÜMKÜN DEĞİLDİR
Bu koşullar bilinçli olarak planlanmıştır.

KÖYLERDE PATLATILAN TAŞOCAKLARININ ZARARLARI

8 Ocak 2024 perşembe günü Değirmençay, Turunçlu ve Karahacılı köylülerinin verdikleri itiraz dilekçelerinde yer alan hususlar aslında Maden ocaklarının verdikleri zararları ortaya koymaktadır. İtiraz dilekçesi metni tam olarak:
“Mersin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne,
MIP’nin yapacağı yeni liman sahası için yaklaşık 5.000.000 ton civarında taş blok çıkarılacak ve bunlar da liman dolgusu için kullanılacaktır.
Taş blokların çıkarılacağı Mersin’e 15-20 km mesafede olan Turunçlu ile Değirmençay taş ocakları sahalarındaki ÇED raporları askıya alınmıştır.
Bunun ortaya çıkaracağı aşağıdaki sorunlardan dolayı yasal haklarımı kullanıyorum ve taş ocaklarının kullanım haklarının resmileştirilmesine itiraz ediyorum.
1. Taş blokların çıkarılması için Anfo patlayıcılar kullanılacak. Yoğun ve şiddetli patlatmalar sonucu bölgede heyelanlar, çökmeler gerçekleşecektir.(uyuyan çocukların korkmasına, gelecekte ruhsal ve psikolojilerini etkileyecektir)
2. Patlamaların ve yüklemelerin etrafa yayacağı yoğun toz bulutları ve küçük taş molekülleri, çevredeki yerleşik binalara ve yaşama zarar verecektir. Tarım yapılan alanlarda, bağ ve bahçelerde, (bahar aylarında tozlaşmayı önleyerek) önemli ölçüde verim düşüklüğüne neden olacaktır.
3. Gürültü ve görüntü kirliliği oluşacak. Posalar, çamur atıkları çevreyi çok kirletecek ve bu bölgedeki tabiatın doğal yapısında bozulmalara yol açacaktır.
4. Yoğun sismik titreşimler, yeraltı sularında debi ve yatak değişimine yol açacaktır. Bu durum, içme ve sulamada kullanılan su seviyelerinde düşmelere neden olacaktır.
5. Sismik titreşimler sonucu zemindeki topraklar doğal özelliğini kaybedecek, yağmur suları ile daha çabuk parçalanarak ufalanacaktır. Bu da olası sellerle neden olacak ve erozyona yol açacaktır.
6. Taş ocaklarından çıkarılan her biri yaklaşık 2 ton ağırlığındaki taşlar; tırlarla ve büyük tonajlı kamyonlarla taşınacaktır. Bu taşıma, zaten standart asfalt kalınlığında olmayan sathi kaplama yollara tarihi ve sanat yapılarına telafisi olanaksız büyük zararlar verecektir.

ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER MİLLETİN EFENDİSİ Mİ OLUYOR?

Atatürk, “Milletin hakiki efendisi üretici olan köylülüdür” diyerek köye ve köylülere verdiği değeri vurgulamıştır.
Eğer Maden Yasası ve Büyükşehir Yasası değişmez ise veya bunu değiştirecek bir iktidar iradesi ortaya çıkmaz ise sonuçta Anadolu Kültürünün asırlar boyu yaşatıldığı köylerimiz yaşanmaz hale gelecek.
Böylelikle köylüler yoksullaşacak, köyden kente göç artacaktır.
Köyler boşalacak,kentlere yığılacak genç nüfus ile işsizlik artacak, asgari ücrete razı iş bulamayan gençlerimiz bunalıma girecek, aile mutsuzlukları artacak boşanmalar, intiharlar artacaktır. Toplumsal geleneklerimizde ve değerlerimizde bozulma, sosyal çürüme ve dağılma başlayacaktır.
Öte yandan, iş vaadiyle köylülerin direncini kurmaya çalışan Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) Mersin özelinde, Mersin Liman Kiracısı taş ocaklarıyla yaşanmaz hale gelen köylerden kopup gelen gençlerimizin ASGARİ ÜCRETLİ KÖLELERİN efendisi olacaktır.
Mersin’in ve Çukurova’nın kolonizasyon süreci hızlanacak, Afrikalılaşma sürecine girilecektir.
Bu süreci durdurmak için önümüzdeki YEGANE FIRSAT 31 MART YEREL SEÇİMLERİDİR.
Mersinliler ve köylüler bu fırsatı iyi değerlendirilerek kendileriyle birlikte mücadele edecek, kendilerini efendi gören, salt hizmet belediyeciliği değil, ÖNLERİNE DÜŞÜP, KENDİLERİYLE BİRLİKTE MÜCADELE EDECEK GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ YAPACAK meclis üyelerini ve belediye başkanlarını seçmekten başka çareleri yoktur.
Gün bugündür..!

Serdar Erkan 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —