1993 yazı...
Ben 23 yaşındaydım. Genç, umut dolu, türküye, şiire sevdalı bir yüreğim vardı.
1 Temmuz Sivas Pir Sultan Abdal Şenlikleri...
Her şey normaldi. Sokakta insanlar gülümsüyordu, sazlar tınlıyordu, kitaplar imzalanıyordu.
Sanat, edebiyat, kültür konuşuyordu şehir.
İnsanca bir gün, insanca bir buluşma...
Ama 2 Temmuz geldi.
Bir Cuma günü.
Ve her şey anormalleşti.
İnsanlar yine işine baktı belki ama…
Yobaz, işine daha tilkice baktı.
İçindeki kini, karanlığını sakladı önce. Sonra kusar gibi saçtı ortalığa.
Cuma vakti… hani “Tanrı’nın huzurunda ak ve pak olunmalı” derler ya,
O camiden çıkan kalabalık,
Temizliğini nefsinde değil, ateşte aradı.
Madımak Oteli’ne yürüdü bir güruh.
Gözleri dönmüş, ağzında salyalar, sloganlar...
Aklı değil kiniyle yürüyen bir kalabalık... Peki ya
Devlet neredeydi?
Ha dediler, hu dediler, "hemen müdahale" dediler…
Ama o "hemen", hiç gelmedi.
Ve otel...
Birden alev aldı.
Alevin içinde insanlar vardı.
Şairler, yazarlar, ozanlar, çocuklar vardı.
Canlar vardı.
Ne oldu “Allah’ın verdiği canı Allah alır” sözüne?
Ateşe verdiler Allah’ın kullarını...
Göz göre göre.
Çığlıklar yükselirken, türküler sustu.
Edebiyat sustu.
Vicdan sustu.
İnsanlık oracıkta yandı, bitti, kül oldu.
Ve şimdi soruyorum:
Ey millet, ne yaptınız?
O ateşi kim söndürecek vicdanlarımızda?
O küllerden ne filiz verecek yeniden?
33 ses 33 nefes 33 can.... Unutmadık.
Unutmayacağız.
Bünyamin Deniz Kiraç
2025 Adana