Mayıs–Haziran; Ayhan Işık imgesinin doğduğu (5 Mayıs 1929) ve öldüğü (13 Haziran 1979) ardışık iki olayın yaşandığı aylar...
Işıyan ailesinin son evladı kendi sözleriyle tekne kazıntısı olarak doğan Ayhan Işıyan (Işık), ölümünden beş yıl önce yazmaya başladığı ve ölümünden sonra tefrika halinde yayınlanan Hayatım adlı hatıratında çocukluğu ve gençliği hakkında bilgiler verir. Babasının balık tutmaya götürmesi, sırtına merdivenden çıkarması, geceleri yanında uyuması ve kokusu; altı yaşında kaybettiği babasıyla ilgi anılar! Hepsi bu... Kimi ünlüler ölümsüzmüş gibi gelir bize. Ayhan Işık öyle bir izlenim bırakmış olmalı ki, ölüm haberini aldığımda ne yapacağımı bilemedim. Ayhan Işık nasıl ölür?
Haberi anneme verince, bunun ne kadar sıradışı olduğunu daha iyi anladım. Annem dikilip kaldı. Sonra gerçeği kavrayabildi. Yakını birini kaybetmiş gibi hıçkıra hıçkıra ağladı. Tabi ki yakınıydı. Sinema oyuncuları gerçek bir değer olmuşsa, Ayhan Işık gibi hayatımızın içindedirler.
Ölüm nedeni şaşırtıcıydı. Sinema tarihinin miladı sayılabilir auteur yönetmen Theo Angelopoulos’un Ayhan Işık’tan yıllar sonra onun gibi basit bir nedenle ölümü, Ayhan Işık’ın yaşattığı acıyı yeniden yaşattı. Angelopoulos bir aptalın motosikletiyle çarpması sonucu öldü! Ayhan Işık da, Selimpaşa Kıyıkent’teki yazlıkta (13 Haziran) sabaha karşı baş ağrısıyla uyanarak yatırıldığı klinikte (anevrizma rüptüre tanısıyla) bir eczacının yaptığı hatalı iğne aktörü üç gün komada tuttu. Beyin kanaması sonucu öldüğünde elli yaşındaydı.
Türk Sinemasının da Batı’daki çağdaş sinema düzeyine erişebilmesi için her şeyden önce ayrıntılı bir Sinema Kanunu gerekli. Bu kanun, profesyonelce sinema yapmaya ehil sahibi kişilerin kimler olduğunu, karşılıklı hakları ve yükümlülükleri madde madde tanımlamalıdır. Kanunla birlikte, sendika ve sigorta konusu ortaya çıkacaktır. Bunlar da “devlet eliyle” çözüme kavuşturulmalıdır. Sendika üyeliği ve sigortalandırma sayesinde bütün sinema emekçilerimizin hayatları garanti altına alınacaktır. Gözlerimizi Batı ülkelerine, özellikle de ABD’ye çevirdiğimiz zaman bu konudaki birikimlerin bu yönde olduğunu görüyoruz.
Ayhan Işık’a ait sözler... Kendisi bilinçli bireydir! Ondan yıllar önce İzmir’den gelip İstanbul’a yerleşmiş olan ağabeyi Mithat Özer’in yanında öğrenime devam etti. On iki yaşında çalışmaya başladı. Sinema Kanunu’ndan söz edebilecek kapasitesinin altında, ağabeyinin örnek teşkil etmesi yatar. Öğrenciyken ne kadar şanslı olduğunu ise şöyle anlatmıştır: “Okul müdürü Mahir İz, müdür muavini Salah Birsel, edebiyat öğretmeni Rıfat Ilgaz daha ne isteyebilirdim?”
Senarist Safa Önal, karikatürist Ferruh Doğan, ressam ve karikatürist Semih Balcıoğlu liseden arkadaşları, Güzel sanatlar Akademisinden Bedri Rahmi Eyüboğlu resim dersi aldığı hocaları... Ayhan Işık, Doğu-Batı sentezini Türk resminde yaratma düşünceleri içinde. Fikret Otyam, Adnan Varınca, Turan Erol, Nedim Günsur, Altan Erbulak, Remzi Raşa ve Orhan Peker arkadaşları...
Empresyonist ressam Ayhan Işık en çok Claude Monet’nin etkisinde kalmıştı. 1952’de Yıldız Dergisi’nin yarışmasını kazanıp sinema oyunculuğu yolunda gitmese, adından daha fazla söz edilen bir ressam olabilirdi.
İlk filmin yönetmeni Şair Orhan Murat Arıburnu! İkinci film Kanun Namına; yönetmen Türk Sinemacılar Dönemi diye anılan ve Türk Sineması’nın Geçiş Dönemi sonrasının önemli ismi Lütfi Ömer Akad... Akad, adeta toplumbilim çalışması Işıkla Karanlık Arasında adlı eserinde Ayhan Işık’tan söz eder: “..boylu poslu ve yakışıklı, kibar, terbiyeli.”
Akad’ın İngiliz Kemal Lawrens’a Karşı, Kardeş Kurşunu, Katil, Vahşi Bir Kız Sevdim, Öldüren Şehir; Atıf Yılmaz’ın, Şimal Yıldızı; Osman Seden’in ise, Bir Avuç Toprak filminde ve toplam 140 filmde oynayan Işık, 1959’da Hollywood’da gider. “Yetenekli beş bin kişi sıra beklediği için” hiçbir filmde oynamadan döner. Daha sonra yapımcı sorumluğuyla İtalyanlarla birlikte La Amanti Del Mastro ve başrolünü Klaus Kinski ile paylaştığı La Mano Che Nutre filmlerini yaptı.