Ünlü bir oyuncu olmak, en çok para kazanan oyuncuların başında gelmek, en çok filmde oynamak, internette adı en fazla tıklanan sinema oyuncusu unvanına sahip olmak... Bunlar bir aktör ya da aktristen söz edilirken elbette önemli birer kıstas ve ölçüttür! Kimya laboratuvarına girecekmiş izlenimiyle, daima bir aktristen fazla profesörü andıran Meryl Streep; tavırlarıyla, bakışlarıyla, davranışlarıyla daima saygın bir kişilik oluşturmuştur.
Türkiye berbat biçimde Yasak İlişki adıyla gösterime çıkartılan The Bridges of Madison County filminde canlandırdığı eski öğretmen, evlilikten sonra mutfağıyla bütünleşmiş bir ev kadını rolüyle her halde akıllardan kolay kolay silinmeyecektir.
Hiç kimseye benzememek onun en önemli özelliği kuşkusuz. Ona özgü bir yüz, ona özgü gözler, ona özgü bir görünüm, hafifçe Leonardo da Vinci’nin eşsiz eseri La Gioconda ya da La Joconde (Mona Lisa) tablosundaki kadına üstün benzerlik. Yönetmen Mike Newell Mona Lisa Gülüşü adlı filmde esas kadın rolünü niçin Meryl Streep’e vermedi diye kim düşünmemiştir ki?
Televizyon kurmacalarından, tiyatro sahnelerinden ve sinema filmlerinden aşina olunan Meryl Streep, 22 Haziran 1949 yılında doğdu. Bugün 73 yaşında. Yaşlanmak hiç ona göre değil esasında. 1995 yılında kendisiyle başrolleri paylaşan Clint Eastwood tarafından, Robert James Waller romanından beyaz perdeye uyarlanan The Bridges of Madison County filminde, Meryl Streep henüz 46 yaşındaydı. Filmde tutku dolu aşk yaşadığı serseri kılıklı National Geographic dergisinin fotoğrafçısı Robert Kincaid (Clint Eastwood) bahçedeki tulumbanın önünde, yaşına göre hayli estetik bedenini yıkarken; Francesca (Meryl Streep) bedenim yaşlılıktan beğenilmez endişesi içinde perdenin ardından ona bakmaktaydı. Oysa ne güzel bir adamdı Robert Kincaid; Francesca kendiyle, kendi mağarasında (mutfağında) akşam yemeği yerken giymek üzere aldığı geniş degajeli elbiseyle ürkek, korkak, endişeli, gergin bir halde karşısına çıktığında ona bakıp kalmıştı. Onun endişe dolu sesle, “bir şey mi oldu” sözüne, şöyle karşılık vermişti: “Olağanüstü görünüyorsun.”
Streep, kariyerinin ilk önemli atılımını çok önce, 26 yaşındayken, 1975 yılında Trelawny of Wells başlıklı bir tiyatro oyununda yapmıştı. Hem de Broadway’de. Bir yıl sonra da kendisini Tony Ödülü’ne 27 Wagons Full of Cotton oyunundaki performansı nedeniyle aday gösterdiler. Avcı filmindeki başarılı oyunculuğu ona OSCAR adaylığı getirdi. Önemli iki filminden Kramer Kramer’e Karşı filmiyle En İyi yardımcı Kadın Oyuncu dalında Akademi Ödülü (1979) ve üç yıl sonra da Sophie’nin Seçimi filmiyle de En İyi Kadın Oyuncu dalında Akademi Ödülü, uzun süre sonra Demir Leydi filmiyle yeniden En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü kendisine verildi.
Streep’in, 1981-2017 yılları arasında tam on yedi kez OSCAR adaylığı bulunmakta. Bu, onun ne kadar harika bir oyuncu olduğunun en açık göstergesidir. İspanyol romancı Miguel de Cervantes Saavedra’nın romanın kahramanı Don Quijote’a söylettiği deyimle belki de birincilik daima krala yakın çevrelere veriliyor da, ikincilik böylece gerçek birincilik oluyor.
Şaka bir yana Meryl Streep’e AFI Yaşam Boyu Başarı Ödülü (2004), Lincoln Center Film Topluluğu’nda Gala Tribute (2008) ve sahne sanatları üzerinden Amerikan kültürüne yaptığı katkıdan dolayı Kennedy Honor Ödülü (2011) takdim edildi. OSCAR’a aday gösterildiği filmleri anımsayınca şaşırmamak mümkün değil.
The Post (2017).
Florence (2016).
Sihirli Orman (2014).
August: Osage County (2013).
Julie ve Julia (2009).
Şüphe (2008).
Şeytan Marka Giyer (2006).
Tersyüz (2002).
Kalbin Müziği (1999).
One True Thing (1998).
The Bridges of Madison County (1995).
Postcards From the Edge (1990).
Karanlıkta Bir Çığlık (1988).
Benim Afrika’m (1985).
Silkwood (1983).
Fransız Teğmenin Kadını (1981).
Bu harikulade filmlerinin yanında birçok insanın duyduğu anda kulağına çok tanıdık gelen birçok harikulade filmde de Meryl Streep vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: Manhattan (1979), Julia (1979), Ölüm Kadına Yakışır (1992), Küçük Kadınlar (2019).