Önce size Harun Reşit’in kim olduğunu kısaca anlatıp sonra asıl konuma gelmek istiyorum. Abbasilerin en meşhur hükümdarı ve 5. halifedir Harun Reşit. Arap topraklarına ek İran, Azerbaycan, Mısır, Kuzey Afrika ve Akdeniz’de büyük topraklarda hakimiyet kurmuş. Çok iyi eğitim almış olduğundan, onun döneminde ilim ve kültür hayatında önemli gelişmeler olmuş. O dönemde Süryanice, Sanskritçe, Grekçe eserleri Arapçaya çevirtmiş. 763 yılında doğmuş olan ve ilme ve kültüre bu kadar önem veren Harun Reşit bir şeyi çok merak edermiş. Aynı bu günün bazı erkekleri gibi. Rivayet edilir ki;
Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman generale “Hayatını bağışlarım ama bir şartım var. Kadınlar hayatta en çok ne ister, bunu bilmek isterim. Bu sorunun yanıtını getir, kurtar kelleni” der. Sen kalk bu kadar ilimle uğraş bu kadar fetih yap, dünyayı dolaş ama bu sorunun cevabını bilme. Üstüne üstlük bir düşmandan bu konuda yardım iste. Artık ne çektiyse, ne çekiyorsa. Ya da sevdiği kadını çok mutlu etmek istiyordu ama yolunu bilmiyordu. Neyse gelelim düşman Generale. O da bilmiyormuş cevabı, koskoca general olmuş ama cahillik unvanla geçmiyor demek ki. Sormuş, soruşturmuş demişler ki; Kafdağı’nda yaşayan bir cadı var. Sorunun cevabı ondadır. Bunu öğrenir öğrenmez bizim düşman general, Harun Reşit’ten süre istemiş cevabı verebilmek için. İzni alır almaz düşmüş yola, günlerce at koşturmuş, cadıyı aramış bulmuş. Cadıda ne cadı ama çirkin, saçı başı darmadağın, upuzun, kıvrık, kirli tırnaklarının arasında kurtçuklar dolaşıyor. Burnunun üstünde koca, koca irini patladı, patlayacak çıbanlar, yeşil sümükleri akmış, kurumuş patlak dudaklarının üstüne, gözleri fer fecir okuyor, kirpikleri süpürge otu gibi üzerinde her tür pislik kırıntısı, ayaklar desen fil ayağı zarif kalır cadının ayaklarının yanında. Bizim düşman general yüzüne bakamıyor ama çaresiz durumunu bir bir anlatmış ve ona sormuş. “Kadınlar hayatta en çok ne ister? Korkunç cadı generale şöyle bir alıcı gözüyle bakmış anlaşılan, tam beğendiği tip. “Evlen benimle, o zaman öğrenirsin cevabı” düşman generalin yerinde düşmanım olsun istemem. Bu ne yaman çelişki. Evlenmese kelle gidecek, evlense hayatı sönecek. Kelle daha önemli gelmiş, yaşamak başka bir şey. “Peki, evleneceğim” demiş ama nasıl demiş ahhh zavallım. Cadı, halinden pek memnun, demiş ki; Madem benimle evlenmeye söz verdin var git Harun Reşit’e söyle cevabı. “Kadınlar en çok özgür iradeleriyle hareket etmek, yaşamak isterler.”
Bizim düşman general atlamış atına, varmış Harun Reşit’in huzuruna ve cevabı söylemiş. Cevaptan Harun Reşit mutlu olmuş ki generalin hayatını bağışlamış. Gelgelelim bizim düşman general cadıya söz vermiş. Evlenecek, kaçarı yok. Gerisin geriye dönmüş, içi kan ağlayarak cadıyla evlenmiş. Öyle düğün, dernek olmamış, zaten neyine bizim düşman generalin, içi kan ağlıyor. Gece olmuş gerdeğe girecekler bakmış o cadı, o dünyalar çirkini yaratık, dünyalar güzeli bir kadına dönüşmüş. Bizim düşman general şokta tabii. Cadı sormuş; Benim kaderim böyle. Günün sadece yarısı güzel olabilirim. Diğer yarısında çirkin. Ne dersin, geceleri seninleyken mi güzel olayım yoksa gündüzleri dışarıdayken mi güzel olayım? General düşünmüş, taşınmış ve demiş ki; Sen bilirsin, kararını kendin ver. İşte o zaman olanlar olmuş ve cadı sonsuza kadar çok güzel bir kadına dönüşmüş. Derler ki hâlâ mutlu, mesut yaşıyorlar Kaf Dağının eteklerinde. Çocukları olmuş mu bilmiyorum.
Demek ki neymiş; Özgür iradesiyle hareket eden kadın güzeldir, zekidir, yaratıcıdır, mutludur.
Soru; Harun Reşit öğrendiği cevabı acaba hayatında uygulayıp o da mutlu olmuş mu? Rivayette bunun cevabı yok. Siz tahmin edin. Acaba? ...
Nur Sağlamer