The Offer (teklif takdim) izleyiciyi mutlu edip kuvvetle muhtemel beklentileri karşılayan bir dizi. Bu dizide; Paramount Pictures’ın, Francis Ford Coppola’ya (ta önhazırlık sürecinden başlayarak, gösterim sürecine dek, yönetmene keyifli yaratıcılık hazları verirken, gerçekten acı da) çektirdiği, çağdaş bir destan. Bu diziyle, New York City gangster filmi The Godfather (Baba, 1972) filminin kamera arkası gün yüzüne çıkartılıyor.
Michael Tolkin tarafından yaratılan The Offer tam bir Amerikan biyografi draması. Dizi, Mario Puzzo romanından uyarlanan kusursuz senaryosuyla, o harikulade aktör ve aktrisleriyle sinema tarihinin unutulmaz filmleri arasında kendine yer edinen The Godfather’ın yaratılma sürecini tüm ayrıntısıyla, büyüleyici görsel bir anlatıya dönüştürüyor. Dizide, film yapımcısının üzerinde kurulan baskı nedeniyle, genel hikâyenin romanın yazarı ve senaryoyu birlikte yazdığı yönetmen tarafından bir mafya hikâyesi olmaktan kurtarılarak aile(!) hikâyesine dönüştürülme süreci de işleniyor. Böylece dışarıdan kolay görünen Hollywood’da film yapmanın ne kadar zor olduğu, yaşanan tehditler, zor kullanma, araba kurşunlama ve geniş olanaklara karşın yaşanan kısıtlı bütçe sorunları gözler önüne seriliyor.
The Offer gibi, senaryosu The Godfather filminin çekilme sürecinde yaşanan olaylardan alındığı için “gerçek hayattan alındı” etkisi uyandıran, eğlenceli ve yüksek bütçeli diziler daima ilgiyle karşılanır. Amerika’nın kendi masalsı mitlerini yaratırken, bunların tüm dünyada kabul görmesini özellikle Hollywood filmleri üzerinden sağladığının bir açık göstergesi The Offer adlı mini dizi. The Godfather filmini izleyenler için The Offer adlı dizi mitolojik bir yolculuk, o filmi izlemeyenler için, heyecan dolu bakir serüven. Oyuncu seçimleri, mekân tespitleri, senaryodaki olayların değiştirilmesi, yeni bir draft yazılma süreci, yönetmene işin teklif edilmesi, neredeyse her yönetmen ve yapımcının hayatında görülen hırslı ve film yapım dünyasına hızla yükselmek için adamları basamak gibi kullanmaya çabalayan kadınların tek tek elenmesi gerçeği bu dizide sinema okulunda ders verilir gibi anlatılıyor.
Romandan söz edilirken, senaryo yazılırken Maria Puzzo bir anda karşımıza çıkıyor. Rol teklif edilmek üzere Al Pacino söz konusu olduğunda, izleyici biraz sonra bildiği bir kahramanı göreceğini bilmenin büyük heyecanını duyuyor. Yapımcı, yönetmen, senarist ve yapımcının asistanı, Marlon Brando’ya rol teklif etmek için onun evine gittiğinde 1970’lerde The Godfather filminin çekimleri öncesinde bu ziyaretin nasıl yaşandığı bilgisini alıyoruz. Bu olayın hazzını ve heyecanını yaşıyoruz. Marlon Brando, filmlerdeki oyunculuğu bir yana, gerçek hayatta insanı nasıl etkilediğini film ekibi karşısındaki tutumuyla apaçık gösteriyor. Öyle ki dizinin yönetmeni The Godfather film ekibinin, Marlon Brando’ya rol teklif etmek üzere dizide onun evine geldiği sahneyi Marlon Brando’nun ayaklarını alan çekimiyle açar. Ayaklar merdivenden iner, Brando sırtını kameraya döner, ilerler, kendisine rol teklif edecek heyetin karşısına geçer, daha sonra yüzü gösterilir. Zira onun dizide ilk kez görüleceği bu an, heyette ve dolayısıyla da izleyicilerde merakın yükseldiği harika bir andır.
The Offer adlı dizi sonuçta elbette ki televizyon kurmacasıdır. Bu sebeple de onu sinema filmi ölçütleriyle değerlendirmek yersiz olur. Ancak şu da bir gerçek ki; oyunculukları, renkleri, mekânları ve Hollywood filmlerinden dolayı tüm dünyaya tanıdık gelen genel-geçer rejisiyle bu dizi derinlikli bakılmadığında, damaklarda (gözlerde) sinema tadı bırakmıyor değil.
The Offer iyi bir diziden beklentileri karşılar. Hemen her ülke insanın hayatına, bilincine ve bilgisine sinmiş çağdaş mit yapısıyla da ayrıca ilgi çekmektedir. Bu daha baştan bilindiği için ve dünya insanlığının zihnine yeni bir Amerikan miti inşa edildiği için bir televizyon kurmacası olmasına (sinema filmi olmamasına) karşın, bu dizide, deyim yerindeyse, bütün her şey olması gerektiği gibi uygulanmıştır.