Sevmediğimiz konulardan biridir 'ölüm'.
Pek çok terk ediş yaşamış 'insan'ı, vakti geldiğinde bedeninin de terk etmesi kolay kabullenilebilir bir şey değil çünkü...
Birçok din/inanış, bu yolculuğun ayrıntılarından söz etse de 'bilinmez'e doğru gidilen tek kişilik bir yolculuk sonuçta bu!..
Toplumların anlatılarında/türkülerinde 'aşk'tan sonra en çok ele alınan konuların başında 'ölüm'ün yer alması bu yüzdendir belki de...
Aslında bir tür eşitliktir 'ölüm'...
Yaşamda hiçbir zaman var olmayan, dünyadaki adaletsizliklere son verecek bir tür eşitlik...
Yapılan araştırmalar, eski çağlarda çeşitli toplumlarda kadınların, çocukların, yoksulların gömülme oranlarının düşük olduğunu ortaya koymaktadır.
Eskiden erkeklere ve soylulara tanınan gömülme ayrıcalığı neyse ki günümüzde herkes için var.
Aslında bu ayrıcalık 'giden'den çok 'kalan' için bir anlam ifade ediyor. Ölüm sonrası ritüellere asıl 'kalan'ın ihtiyacı vardır çünkü...
'Ölen'i zihinde taşımak belki de dünyanın en ağır yüküdür. Onu dışsallaştırıp ebedi istirahatgâhına yerleştirmek gerekir. Bu yüzden dünyanın pek çok yerinde, ölmüş yakınlarının kayıp kemiklerini arayan insanların can acıtıcı hikayeleriyle karşılaşırız.
Ölen yakınını defnedebilmek, 'ölüm'ü kabullenişte 'kalan' için önemli bir aşamadır. Bu aşamada cenaze yakınının yanında olmak, defin törenine katılmak önemlidir ama 'gömülme ayrıcalığı'na erişmiş 'müteveffa' sanki ayıp bir şey yapmış da hemen ortadan kaldırılması gerekiyormuş gibi 'malum yolculuk'un son 'an'ında herkes o kadar hızlı hareket eder ki 'teslimat'taki aceleciliği, havada uçuşan küreklerin telaşlı hareketlerini anlamak da mümkün değildir.
Halbuki ne toprak beklemektedir büyük bir sabırsızlıkla taze ölüyü ne de yolcu edenin bundan önemli başka bir işi vardır.
'Giden'i yolcu edip 'kalan'ı onunla yalnız bıraktıktan sonra da 'vazife'yi yerine getirmenin gönül rahatlığı içinde günlük hayatın konularını konuşa konuşa hatta gülüşerek arkamıza bakmadan koşarcasına uzaklaşırız oradan.
Az önce olup bitenleri unutmaya çoktan hazır, hayatın kollarına atarız kendimizi...
Taa ki bir sonraki 'yolcu'ya ve 'yolculuk'a kadar...