İnsanın hayatında kırgınlıklar, öfkeler, yanlış anlaşılmalar olur. Bazen istemeden de olsa kalpler arasında görünmez duvarlar örülür. İşin garibi, bu duvarı çoğu zaman biz kendimiz yaparız. Gururdan, incinmişlikten, bazen de sevgimizi saklamaktan…
Ama bir gün dönüp baktığımızda şunu fark ederiz: O duvarın ardında aslında en çok özlediğimiz şey duruyor. Bir dokunuş, bir selam, bir gülüş… Bizi hayata bağlayan en değerli duygu: sevgi.
Sevgi duvarını aşmak demek, “önce ben haklıyım” demekten vazgeçmek demektir. Önce insanı görmek, kalbi görmek, içten bir merhaba diyebilmek demektir. Çünkü haklı çıkmak bizi büyütmez, ama sevgiyi paylaşmak hepimizi büyütür.
Kendi hayatımdan biliyorum; bazen yıllarca bekliyorsun, belki de bir tek kelimeye, bir tek sarılmaya ihtiyaç duyuyorsun. Ve o an geldiğinde anlıyorsun ki, duvarın öte yanında aslında hiç kaybolmamış bir bağ var. Sadece tozlanmış, sadece biraz unutulmuş.
Bugün yaşadığımız onca gürültünün, kavganın, telaşın içinde hepimizin ihtiyacı olan tek şey var: sevgiye yer açmak. Kalbin önüne koyduğumuz taşları tek tek kaldırmak… Birbirimize yeniden yaklaşmak, affetmek, sevebilmek.
Çünkü sevgi duvarını aşmak, yalnızca başkasına değil, en çok kendimize iyiliktir. Unutmayalım; duvarları yıkan, yaraları onaran tek güç sevgidir.
Önemli not,
Sakın sevgi dilinizi çöpe atmayın; bugünlerde biz sevgi toplayıcı çöpçüler toplamaktan çok şikayetçiyiz.
Hoşçakalın